Ekonomi

Yıldırım dönemi: Enflasyondaki düşüş rasyonel mi?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Mayıs ayında aylık enflasyon neredeyse yüzde 0,04 seviyesinde gerçekleşirken, yıllık enflasyon yüzde 40’ın (yüzde 39,59) altına geriledi.

Karadeniz’de keşfedilen doğalgazın Mayıs ayında seçim yatırımı olarak bedelsiz verilmesi enflasyonun düşmesinde etkili oldu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini devralan Mehmet Şimşek, “Türkiye’nin rasyonel zemine döneceğini” açıkladı. Peki enflasyondaki bu düşüş rasyonel mi?

Şimşek’in takdimiyle akılcı politikalara geri dönülmesi için Hazine ve Maliye Bakanlığı’na açıklama yapan hükümet, uygulamada gerçekçi verilere dayalı bir yaklaşım sergiliyor mu?

TÜİK’in resmi enflasyonu olması gerekenin altında hesapladığı tartışmaları uzun süredir devam ediyor.

Öte yandan bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), doğalgaz fiyatının değişmediğini varsayarak Mayıs ayı enflasyonunu aylık yüzde 7,35 olarak hesapladı; yıllık oranı yüzde 109,01. ENAG da doğalgaz fiyatının sıfır lira olduğu varsayımıyla bir hesaplama yaptı. Buna göre Mayıs ayında enflasyon yüzde 5,68 olurken, yıllık enflasyon yüzde 105,45 olarak hesaplandı.

Günlük hayata yansıyacak mı?

Uzmanlara göre resmi enflasyondaki düşüş, günlük hayattaki fiyat artış hızının düştüğü anlamına gelmiyor.

DW Türkçe’ye konuşan ekonomist Dr. Oğuz Demir, doğalgaz hesabı nedeniyle diğer ürünlerin fiyatlarında yaşanan yüzde 2’ye yakın artışın enflasyon verilerine yansımadığını belirtiyor.

Demir, “Doğalgaz tek kullandığımız ürün değil, tek fatura ödediğimiz. Gıdadan giyime birçok üründe, kullandığımız kalemlerde aylık yüzde 2 civarında enflasyon görüyoruz.” Demir, istatistiki olarak olmasa da gerçeklerde sorun olduğuna dikkat çekerek, doğalgaz fiyatında düşüş olmadığına, vatandaşların ödediği doğalgaz faturasının bir aydır sıfırlandığına dikkat çekti.


Oğuz DemirFotoğraf: Özel

Enflasyonun fiyatların genel seviyesini ölçen bir kavram olduğunu hatırlatan Demir, “Doğal gaz fiyatı şu anda sıfıra mı indi? Hayır, doğalgazın fiyatı aynı. Kullanılan doğalgaza para mı var? Ödeniyor. Vatandaşın bir ayda ne ödeyeceğini devlet ödedi. Normalde 2,14 olacak zam 0,04 oldu. Ancak gerçek bu değil. Doğal gazın fiyatı halen BOTAŞ’ın açıkladığı fiyattır. Kim ödüyor, enflasyon rakamını mı yoksa fiyatlar genel seviyesini mi değiştiriyor? Tabii ki fiyatlar genel düzeyi değiştiriyor.”

DW Türkçe’ye konuşan çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik de Türkiye’de enflasyona yapılan önemli bir müdahalenin konuşma konusu olduğunu belirterek, TÜİK’in bunu uzun süredir yaptığına dikkat çekiyor.

Kurumun geçen yıl fiyat listesi açıklamaktan vazgeçtiğini hatırlatan Çelik, “Şimdi en ufak bir fırsatta doğalgaz gibi kamu desteklerini hesap dışı bırakarak enflasyon hesabını aşağı çekmeye çalışıyor. “

Hayat pahalılığı kağıt üzerinde mi çözülüyor?

TÜİK’in enflasyon hesaplamasında ‘sıfır fiyat’ prosedürünü uygulaması, hayat pahalılığı sorununun kağıt üzerinde çözülmeye çalışıldığını gösteriyor. Dr. Oğuz Demir’e göre bu tür uygulamaların bir an önce değişmesi ve gerçek yaşam maliyetini ölçecek mekanizmalara dönmesi gerekiyor.

Mehmet Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda düzenlenen daire devir teslim töreninde, “Türkiye’nin rasyonel temele dönmekten başka çaresi yok. Kurallara dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi arzulanan başarıya ulaşmanın anahtarı olacaktır” ifadesini kullandı. refah.”

Seçim sonrası verilen mesajların uygulama ile örtüşmediğini vurgulayan Demir, “Seçimden sonra başka mesajlar veriliyor. Mehmet Şimşek’in göreve gelmesiyle ‘ekonomide daha normalleşeceğiz’ deniyor. ‘Daha akılcı politikalara döneceğiz’ Veriye ihtiyacı var” diyor.

Maaş artışları nasıl etkilenecek?

Temmuz ayında emekli ve memurlara yılın ikinci yarısı enflasyon farkı ödenecek. Peki hesap farkından kaynaklanan düşük resmi enflasyon verisi vatandaşın gelirini nasıl etkileyecek?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “En düşük memur maaşını en düşük kamu çalışanı maaşından aşağı olmayacak şekilde düzenleyeceğiz. En düşük maaşı yeniden 15 bin liraya çıkaracağız. Kamu çalışanlarının durumunda da benzer bir artışı enflasyon ve refah payında yapın. Böylece en düşük memur maaşı 22 bin liraya ulaşmış olacak” dedi.

Yılbaşında en düşük emekli maaşları 7 bin 500 liraya çıkarıldı. Yıl ortası prestijiyle birlikte diğer emekli maaşlarında da kademeli bir artış olacağı belirtildi.

Oğuz Demir, TÜİK’in doğalgaz hamlesinin maaşlarda yüzde 2’ye yakın bir kayba yol açtığına dikkat çekiyor.


Aziz ÇelikFotoğraf: özel

Demir, “Bu ay itibariyle kayıp yüzde 2. Önümüzdeki ay TÜİK’in enflasyonu nasıl hesaplayacağı da önemli. Bu şekilde hesaplanırsa yüzde 2’den fazla kayba sebep olur. normal fiyata dönerse belki bir nebze telafi eder. Bu şekilde yüzde 1-1,5 civarında bir kayıpla devam edebiliriz. Ama TÜİK’in ne yapacağını bilmiyoruz” diyor.

prof. Dr. Aziz Çelik de Temmuz ayında TÜİK’in hesaplamalarının enflasyon nedeniyle ücret artışlarını sınırlayacağına dikkat çekiyor.

Haziran ayı enflasyonunda da benzer bir doğalgaz baskısı ve yüzde 15-16 bandında altı aylık enflasyon olacağını öngören Çelik, “Maalesef özel sektör ve toplu sözleşmeler açısından bu uygulanacak. ‘Bu enflasyon, şunu şunu ekledim’ diyecek. Dolayısıyla enflasyonun baskılanmasının ücret ve maaşlarda ciddi bir baskıya neden olacağını düşünüyorum.

Şimşek gelir politikasını belirleyecek

Enflasyonun daha düşük hesaplanmasına dayalı olarak bu düşük hesaplama ile asgari ücretin daha düşük belirlendiği bir durum söz konusudur. Türkiye’de yaklaşık 7 milyon kişiyi ilgilendiren asgari ücret 2023 yılı başında 8 bin 506 TL olarak belirlendi ve bu rakam sendikaların belirlediği açlık ve yoksulluk sınırının altında kaldı.

Aziz Çelik, yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın atandığına inanıyor ve fiyatlara ilişkin kararları Mehmet Şimşek’in vereceğine inanıyor. Şimşek’in uygulaması beklenen sıkı para ve maliye politikasının gelirler politikasının sonunu getireceğini belirten Çelik, “Bu nedenle Temmuz ayında ücret ve maaş artışlarının beklentilerin altında kalabileceği yönünde bir öngörüm var.”

Hükümetin seçim vaatlerinden biri olan yeni taban fiyat için Haziran ayı enflasyonunun bekleneceği belirtildi. Seçim öncesi yapılan açıklamalarda Temmuz ayında zam yapılacağı ve taban fiyatın 500 dolar düzeyine çıkarılacağı belirtilmişti.

Emeklilerin ve işçilerin günlük hayatta daha fazla hissettikleri gıda enflasyonu, resmi verilere göre yıllık yüzde 52,52 oldu. Fiyatlar genel düzeyindeki yıllık değişim sağlıkta yüzde 66,93; restoranlar ve oteller yüzde 68,98 arttı.

Kiralara etkisi ne olacak?

TÜİK’in enflasyon oranlarını açıklamasıyla birlikte işyerleri için kira artış oranları da belli oldu. Bu ay içerisinde kira sözleşmesini yenileyecek iş yeri sahipleri, ilan edilen bu orana göre sözleşmelerini yenileyecek.

TÜİK’in açıkladığı iki aylık ortalamalara göre Mayıs ayı kira artış oranı yüzde 63,72 olarak belirlendi.

Buna göre, güncel kira bedeli 10 bin lira olan bir iş yerinin kirası 16 bin 371 liraya yükseldi.

Öte yandan 1 Temmuz 2023 tarihine kadar yenilenen kira sözleşmelerinde kiracı yüzde 25’ten fazla zam yapamayacak.

Seçim öncesi tavan fiyat konuşulduğunu ancak bunun mevcut ekonomik ortamda ne kadar geçerli olacağının net olmadığını söyleyen Oğuz Demir, yüzde 25 sınırının biraz daha yukarıya çekilebileceği görüşünde.

Demir, “Trend daha normal olursa, TÜİK’in yaptığı dalgalanmalarla değil de kurda olağanüstü dalgalanmalar olmazsa, petrol fiyatlarında çok yüksek bir hareket görmezsek bunu söyleyebiliriz. Aslında bunu söyleyebiliriz. 12 aylık gerçek ortalamalar yıl sonuna kadar daha da düşecek. 12 ay yüksekti. Dolayısıyla bu rakam fiilen 30’lara inecek” diyor.

Seçim ekonomisi devam edecek mi?

Mayıs ayında Karadeniz’de keşfedilen doğal gazın bedavaya getirilmesi, hükümetin seçime yönelik yatırımlarından biri olarak fiyatlanıyor.

Seçim harcamalarının da etkisiyle Türkiye’nin bütçe açığı Ocak-Nisan döneminde 382,5 milyar TL’ye yükseldi. Dört ayda yılsonu için öngörülen bütçe açığının yüzde 58’ine ulaşıldı.

Yerel seçimlere yaklaşık 10 ay kaldığı düşünüldüğünde, mevcut ekonomik ortamda seçim ekonomisinin devam edip etmeyeceği soru işaretlerinden biridir.

Mehmet Şimşek’in göreve gelişini, verdiği mesajları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeleri ve yerel seçim sürecini değerlendiren Dr. Oğuz Demir, “Çünkü daha normal bir siyasete dönüş müzakereleri yaptığı söylendi. “Ekonomi bir nebze toparlanacak ve yeniden seçim ekonomisi yapılacak olsa da arka planda güçlendirilmesi gerekecek. Her zaman açık veremezsin. Umarım Mehmet Şimşek, itibar ve kaynak biriktirmek için kısa vadeli bir hamle değildir. Umarım ülke sorunu çözmek için uzun vadeli bir hamle yapar.”

Kurumların bağımsızlığı sağlanıyor mu?

Öte yandan, Türkiye’de TÜİK’in de aralarında bulunduğu kurumların bağımsızlığı konusunda halen soru işaretleri bulunmaktadır. Peki ekonominin başına geçen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bu konuda bir adım atacak mı?

Lütfi Elvan ve Naci Ağbal’ın kurumların bağımsızlığını sağlamaya çalıştıklarını ancak sonlarının beklendiği gibi olmadığını hatırlatan Demir, “Mehmet Şimşek burada tek başına bu hamleleri yapabilecek mi? Ortaya çıkan gerçekler ne kadar kabul edilebilir olacak? Şu anda sistem çok kötü. O’ Mehmet Şimşek tek başına mı sistemi değiştirmek isteyecek? Çünkü göstergelerde çok hızlı bir bozulma olacak ki bu onun işine gelmeyebilir” dedi.

Siyasetle iç içe bir ekonomi yönetiminin varlığına işaret eden Demir, Mehmet Şimşek’le birlikte bağımsız kurumların bir anda eski kurumsallıklarına kavuşacağı inancının kolay olduğuna inanıyor. Demir, “Bence görmemiz lazım, izlememiz lazım. Önümüzdeki 3 ay, 4 ay, eylül ayına kadar hangi adımlar atılacak? Söz yerine artık piyasanın ve bizim gibi uzmanların geleceği yer.” Söze değil, birebir uygulamaya bakılıyor.”


Türkiye’de enflasyonla yükselen kira fiyatları ekonomideki en büyük sorunlardan biriFotoğraf: Depo Photos/ABACA/picture Alliance

Elvan ve Ağbal dönemi kısa sürdü

2020 yılı sonunda Merkez Bankası Başkanlığına eski Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, 2016-2018 ortasında ise Kalkınma Bakanlığı görevini yürüten Lütfi Elvan’ın Hazine ve Maliye Bakanlığına atanması, piyasalarda kredibilitenin yeniden sağlanacağı beklentisi.

Ancak Naci Ağbal, 2021’de 4,5 ay Merkez Bankası Başkanlığı yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görevden alındı. Ağbal’ın ardından Erdoğan’ın ekonomi politikasına alenen karşı çıkan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan da görevinden istifa etti.

Yıldırım politikası ne diyor?

Aziz Çelik, ekonominin kahramanlara bağlı olarak değişmeyeceği ve bunun kişisel bir mesele olarak algılanmaması gerektiği görüşünde.

Bunun Merkez Bankası Başkanlığına atanacak kişi için de geçerli olduğunu söyleyen Çelik, isimlerden çok ekonomide hangi programın uygulanacağının önemli olduğunu söyledi.

Mehmet Şimşek’in uygulayacağı programın piyasa odaklı bir yaklaşıma sahip olduğunun altını çizen Çelik, “Mehmet Şimşek ile birlikte sıkı bir maliye politikası ve sıkı bir para politikası uygulanacağını düşünüyorum. Dolayısıyla enflasyon hedeflemesi öne sürülecek. “Dolayısıyla, yalnızca enflasyonu düşürmeye odaklanan bir ekonomi politikasının ciddi sosyal sonuçları olabilir” diyor.

Ekonomide iyileşme beklentilerinin çok gerçekçi olmadığını Mehmet Şimşek ile paylaşan Çelik, Şimşek’in 10 yılı aşkın süredir Türkiye ekonomisinden sorumlu olduğunu hatırlatıyor.

Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu ekonomik tablonun 3-5 yılda ortaya çıkmadığını vurgulayan Çelik, “Dolayısıyla Mehmet Şimşek ile birlikte uluslararası finans çevrelerine güvence vermenin yanı sıra ekonomide köklü bir güzelleşme olacak. Özellikle çalışan fiyatları açısından Türkiye’nin kredibilitesini artıran bir düzeltme olacağını düşünmüyorum. Çünkü Mehmet Şimşek’in müktesebatı, geçmiş değerlendirmeleri, uygulamaları ve politikaları ortada ve bunlar çalışanlar, ücretliler ve emekçiler için pek iç açıcı değil.”

DW Türkçe’ye VPN ile nasıl erişebilirim?

haber-ulukisla.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu